Sayfalar

11 Mayıs 2014 Pazar

yasaMA, yürütME, yargı-la-MA

Ben demokrasi falan istemiyorum, en azından günümüzde bahsi geçen şeklini, "temsili" olanı. Sahi temsili demokrasi gerçekten demokrasi midir ki?..

Bana biçilen hiçbir gömleği giymek istemiyorum, giymiyorum, giymeyeceğim de... (Becerebiliyorlarsa deli gömleği giydirebilirler bir tek.)

Ben kimsenin benim adıma karar falan almasını/vermesini istemiyorum, kimse adına da ben bunları yapmıyorum/yapmayacağım. Hem o "kimse"ler kim oluyorlar da benim hayatımı etkileyecek kararlar alabiliyorlar? Hiç kimse benim adıma yasama faaliyetinde falan bulunmasın. Ben kendi hayatımın yasamasını toplulukdaşlarımla yaparım; tartışa tartışa, uzlaşa uzlaşa...

Hiç kimse bir şeyleri yürütmesin abi, biz yürütelim. Zaten bunların yürütmesinin ne olduğu ortada. Tamamen yanlış anlamışlar ya da yanlış anlamamışlar da öyle uyguluyorlar işte, bile isteye... Kendi yasamamıza göre kendi yürütmemizi de yaparız elbet. Almış olduğumuz kararları uygulamayı kimseden öğrenecek değiliz.

Yargı mı? Ben kimim ki başkalarını yargılayayım? Ben kimim ki bir takım ortak doğrular (!), normlar belirleyip sonra buna uymayanları cezalandırayım? Yargı falan olmasın benim topluluğumda! Herkes kendi kendini, kendi yolundan giderek gerçekleştirsin, daha ne isterim... Kimse de kimseye karışmasın.

Dördüncü güç medyaymış ya hani... Kimin gücü, kime karşı, kimin yanında?.. Neyi yansıtacak, neyi yansıtmayacak; bu kararları neye göre alacak; e ayrıca hangi birine yetişecek? Çok büyük her şey, çok; yetişemez, istese de yetişemez; çok iyi niyetli olsa da yet(işe)mez, yet(işe)meyecek...

O yüzden diyorum işte...
Küçülelim.
Küçülmedikçe içimizdeki dev ortaya çıkmayacak.
Küçülmedikçe büyüyemeyeceğiz...

-----------------------------------------
Eğer bu veya diğer bir yazım -veya eylemim- bir yerlerinize dokunduysa; sizi mutlu ettiyse, ilham verdiyse, düşündürdüyse, bir şeyler yapmak üzere harekete geçmek için teşvik ettiyse vs. ve buna karşılık olarak bana para veya başka bir armağan iletmek isterseniz bi' ses verin lütfen: emreertegun@gmail.com

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Destekçilere mektup vol.8

Likya yolu yürüyüşü, Flora'da bahar şenliği derken geleneksel mektubumu dün, ayın altısında gönderebildim arkadaşlara. Ve her zamanki gibi, mektubu burada da paylaşıyorum şimdik:

Dostlar,

Enerji dolu bir haldeyim ve yavaşlamaya çalışıyorum. Son 3 haftadır bir sürü şey yaptım ettim, sindiremedim henüz. Bunları içimden sohbetler'de yazarım zaten de buraya aylık hesap-kitap işlerini yazamadım ya kaç gündür, huzursuz hissettim. ((: Ama yollardaydım işte... Neyse...

Bu ay aslında ilginç bir ay oldu, kendi harcamamı kendim karşılayabildim (yani kazanabildim). İşin güzel yanı bunun için fazladan bir çaba sarf etmeden, zaten sevdiğim ve yapmaktan mutlu olduğum şeylerden para kazanmış olmam. Düzensiz bir şekilde devamı gelebilir bunun ama tam olarak kestiremiyorum. Bir yanım diyor ki "bu belki bir başlangıçtır ve devamı gelecektir, acaba bitirsen mi para isteme muhabbetini?"; diğer tarafımsa "güzel bir enerji ve akış hali var, kesmeye ne hacet, isteyen göndermeye devam etsin, fazla gelirse geri gönderebilir veya önceden olduğu gibi başka ihtiyaç sahiplerine akıtabilirsin." diyor. Arada derede dolanıyorum ve bu dolanma halini de paylaşmak istedim. Kafanıza göre takılmaktan imtina etmeyin lütfen ((;

- Öncelikle kazanmış olduğum paraları paylaşayım istiyorum: ((:

Çoğunuzun bildiğini sanıyorum, Nisan ayında yapmış olduğumuz bir etkinlik vardı: Hayatı "Kut"layalım. Tiyatro Medresesi'ne verilen kişi başı ücret haricinde biz kolaylaştırıcılar da bizlere "gönül bedeli" ile ödeme yapılmasını rica ettik ve Özgür, Burcu ve bana kişi başı 263 TL düştü; Medrese'ye biz de 85'er TL ödediğimiz için, onu düştüğümde 178 TL kazanmış oldum. ((: hihi...

Nisan ayının sonunda başlayıp 1 Mayıs'ta biten minik bir Likya Yolu yürüyüşü yaptık 4 kişi. Bu yürüyüşün sonunda, yürüyüşçülerden Nihan bana 150 TL armağan etti (yolda da bir-iki yerde bana kıyak yapmadı değil). Aylar öncesinde bu yürüyüşleri armağan ekonomisi ile yapabileceğimi ve üç beş kuruş kazanabileceğimi düşündüğümü onunla paylaşmıştım ama bu sefer için öyle bir beklentim yoktu aslında ve ona da söyledim. Ama içinden geldi ve çok isteyerek verdi, reddetmedim. 

Anti parantez: Şimdi jeton düştü, aslında yürüyüşü 1 Mayıs'ta bitirdik ve Nihan parayı o gün verdi bana. Bunu Mayıs'a mı yazmalıydım, bilemedim ama şimdi yazmışken değiştirmek istemedim. Nisan'ın parası olsun, n'aapalım... ((:

Dolayısıyla bu iki etkinlikten toplamda 328 TL kazanmış oldum.

- Bununla birlikte Nisan ayında sizlerden gelen 326 TL var, oldu mu 654 TL!

- Bunlara karşılık olarak ise, sadece 259,37 TL harcamışım ay boyunca. Bunun 71,08 TL'si de almış olduğum kitaplara gitti bu arada. Yolculukları otostopla yapınca, ayın yarısında da Alanya'da olunca iyice düştü harcamalar.

Yani son kertede 394,63 TL fazla vermiş oldum Nisan ayında. Henüz herhangi bir yere akıtmadım ama gözüm açık. Bu fazlalık yerini bulacaktır sanırım. Ya da birkaç temel ihtiyacım var, onlara harcarım belki. Bakalım...

Durumlar böyle. Nisan'da yeni katılımcımız yok ((: Hatta eskilerden de vermeyi durduranlar var. Ama işte tam da şimdi az az da olsa para kazanmaya başladım. Bugünlerde yayınevinden de haber gelecek, orası da biraz daha netleşir sanıyorum. Akışına bırakınca pek güzel oluveriyor zaten her şey. Kasmıyorum...

Sahi sizde var mı böyle şeyler? Hani akışa bırakmak lazımdır da fazla kontrol ediyorsunuzdur falan?.. İllaki cevap yazın diye değil de belki bi' sorarsınız kendinize... ((;

Çok çok öpüyorum herkesleri,
Emre
-----------------------------------------
Eğer bu veya diğer bir yazım -veya eylemim- bir yerlerinize dokunduysa; sizi mutlu ettiyse, ilham verdiyse, düşündürdüyse, bir şeyler yapmak üzere harekete geçmek için teşvik ettiyse vs. ve buna karşılık olarak bana para veya başka bir armağan iletmek isterseniz bi' ses verin lütfen: emreertegun@gmail.com