Sayfalar

9 Kasım 2012 Cuma

"gerçeklik" ve diğer bazı şeyler üzerine

ön not: yazı formatında sıkıntı var, düzeltemiyorum )):

epeydir konuşmadığım, görüşmediğim (aslında hiçbir zaman çok fazla konuşmuşluğum, görüşmüşlüğüm yok) bir arkadaşla yazıştık bayağı bi facebook'tan. yine bi'şeyler çıktı sanki, zihnim açıldı gibi ama nasıl sıralayacağımı da bilemedim. 

acaba kopyala-yapıştır mı yapsam...

mesela ne istediğimi, ne aradığımı sorduğunda ne istemediğim üzerinden gittiğimden bahsettim; ne istemediğimi sorunca, düşünmeksizin şunlar döküldü:

"bir şirkette çalışmayı asla
bir stk'da çalışmayı.. ehhh
tüketmeyi..
ihtiyaç olmayan şeyleri ihtiyacım sanmayı
şehir yoğunluğunda ve koşturmasında kaybolmayı
yüksek kiralar vermeyi
egzos solumayı
sürekli koşturma halinde olmayı ve bunu iyi bi'şey sanmayı
kendimi dinlemeMEyi
falan..."


"bişeylerin zorunda olmamak istiyosun yani.." dedi, evet öyle galiba, en azından "gerçek" olmayan şeylerin zorunda olmamak! Zaten ne aradığımla ilgili yazışırken "gerçeklik" kelimesi belirdi zihnimde. Gerçeklikten kastım da doğada karşılığı olması, en azından şu sıralar bu şekilde damıtıyorum düşüncelerimi. Mesela para gerçek değil, bankalar gerçek değil, yapay ilişkiler gerçek değil, plastik gerçek değil. Gülümsemek gerçek, sevgi, paylaşmak gerçek, ot gerçek, tavşan gerçek, güneş gerçek, rüzgar gerçek...

Dün yeni tanışmış olduğum bir arkadaştan alıntı yapmış olduğum cümleyi de şuracığa iliştiresim geldi: "Mutluluğun sırrı "Özgürlüktür" ve özgürlüğün sırrı "Cesarettir"". 

"İstifamı verdim!" diye bir facebook grubu kuruldu geçenlerde, oradaki birkaç kişiyle buluştuk dün. İlham vericiydi. Kravatı çoktan çıkarıp atmış ve epey sıkıntı çekmek pahasına gerçekten istediği alana yönelen ve bir gün başaracağına emin olan da vardı, yine topukluları sevmeyip sosyal bir girişim başlatan da, henüz istifasını veremeyen ama vermek ve daha sakin yerlere yerleşmek için sayılı günü kalan ve şimdiden planlara başlayanlar da... Çok kişi değildik buluşmada ama grupta bayağı bir kişiyiz ve büyüyecek bir oluşum sanki bu. Heyecan verici! 

o kadar çok kişi şikayetçi ki bu hayattan ve kaybolmuşluktan. Boşa geçen hayat hissinden, endüstriyel hayatın dayattığı "gerçek" olmayan sıkıcı rutinlerden. Farkında olmak güzel ama yetmiyor. Dertlenip, şikayetlenip sonra üstünü örtmemek lazım; korkmamak lazım. İşte tüm mesele bu. Yola çıkmak lazım!

facebook'ta yazıştığım arkadaşım dedi ki, "çok özendim sana, imrendim hatta kıskandım". Aslında bu tip cümleleri çok duyuyorum, en popüler ikisi ise şunlar: "En iyisini sen yapıyorsun!", "Hayat sana güzel!" Bi halt ettiğim de yok aslında, sadece gerçek olmayan şeylerden vazgeçmeye çalışıyorum (evet hala çalışıyorum ve epey yolum var daha) ve içimin istediği gibi yaşamayı deniyorum; bu yönde adımlar atmaya çalışıyorum. Eğer en iyisini ben yapıyorsam ve hayat bana güzelse, bunu söyleyen arkadaşlarımın da bunu yapması gerekir gibime geliyor. Yapmıyorlarsa, en iyisini yapmıyor da olabilirim belki. ((: Ama işte sonuçta herkesin kendi yolu... 

sonra da şey dedi arkadaşım (isim vermiyorum özellikle) ((: : aldığım tüm kararlardan geri dönmek üzereyim..klinik masterı yapıyım,toefla hazırlanıyım flan 
:):)

sorgulamak güzel şey, hangi sonuca ulaşırsan ulaş...