Sayfalar

3 Nisan 2017 Pazartesi

uyanık-lık

Sürekli uyanık kalmayı deneyebilir misin? Gece uykusunu terk etmekten bahsetmiyorum, o uyku dışındaki durumlarda gerçekten uyanık olup olamayacağını soruyorum.

Her adımını bilinçle atabilir misin? Bir sağ, bir sol, şu adım ileri, hoop, şimdi diğer adım... Dikkat et düşme...

Hiçbir nefesini ıskalamadan takip etmeyi deneyebilir misin? Al, ver... Al, ver... Yavaş...

Ağzından çıkan her sözcüğü kulağının duymasına izin verebilir misin? Her birinin nereden çıktığını takip etmeyi deneyebilir misin? Önünde gerçekleşen bir durum, duyduğun ya da okuduğun bir söz, gördüğün bir sincap... Nasıl bir etki-tepki mekanizması oluşuyor; ne olunca hangi kelimeler hücum ediyor diline? Onları söyleyince ne oluyor? Rahatlama? Var olduğunu kendine ispat? Paylaşma isteği?
Tabii bu durumda az konuşman gerekecek.

Dışarıdan gelen her sese ayrı ayrı kulak kesilebilir misin? Şu anda evde, yazıyor olduğum klavyenin tıkırtılarını, nefesimin sesini ve buzdolabının sesini duyarken dışarıdan tavuk, bülbül ve birkaç diğer kuşun sesi geliyor; hah şu an bir horoz üüürüüledi mesela.

Yanında konuşan kişileri gerçekten dinliyor musun? Can kulağıyla, tüm varlığınla... O an dünya duruyor mu? Zihnini yavaşlatıp odaklanabiliyor musun? Biraz sonra kendi söyleceklerini düşünmeden, kendi hikâyene dalmadan... Hımm?

Belki de en zoru... Gördüğün her şeye özenle ve dikkatle bakabilir misin? Etrafta neler var, neler oluyor, ne görüyorsun, dünden bugüne değişen ne var? Uff tamam bu çok zor, haklısın. Ama denemeye değer belki...

Yediklerinle nasıl bir bağlantı kuruyorsun? Ya da hiç kuruyor musun? Hangi gıdan nereden geliyor, kimler tarafından, ne koşullarda üretiliyor, yoksa -ve umarım!- bahçeden mi kopardın o rokayı? Sahi lokmalarını yeterince çiğniyor musun?

Su içerken boğazından aşağıya inişini fark ediyor musun? Vücuduna yaydığı tazeliği, ferahlığı duyumsuyor musun?

Derin bir sohbet veya aşk hâlindeyken (çok farklı durumlar sayılmazlar) nasıl da tüm benliğinle orada olduğunu fark ediyor musun?

Şükrediyor musun? Gördüğün, duyduğun, kokladığın, tattığın şeylere şükrediyor musun? Aldığın nefesi şöyle en derinine çekiyor musun? Kocaman bir "ohhh" diyor musun?

*** Bir sonraki yazı, aynı gün ve sadece birkaç saat sonra çıkıverdi; devam gibi oldu: farkında-lık

-----------------------------------------

Blog yazarının üç notu: 

1 - Belki bilmiyorsundur, benim bir kitabım var, ismi "Yeni"ye Doğru. Okumak istersen, facebook sayfasına giderek en üstte sabitlenmiş olan iletide, onu nerelerde bulabileceğini öğrenebilirsin. Olmadı, yaz bana. 

2 - Bu blogdaki ve hayattaki tüm üretimim, bütünden beslenip bütüne akmaktadır. Hiçbir hakkı saklı değildir. Her türlü üretimimi, izin almadan, kısmen ya da tamamen paylaşabilir, çoğaltabilirsin. Kaynak gösterirsen memnun olurum. 

3 - Eğer yukarıdaki veya başka bir yazım -veya belki de bir eylemim- bir yerlerine dokunduysa; seni mutlu ettiyse, düşündürdüyse, sana ilham verdiyse ve içinde benim için bir şeyler yapmak üzere harekete geçme isteği duymana yol açtıysa ve bunun sonucunda bana bir karşılık armağanı iletmek istersen bana ulaşır mısın?

emreertegun@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazıyla ilgili yorum yapmak için...