Ön not: Başlık konusunda çok debelendim ve en sonunda bir önceki yazıya referans veren bir başlık çıktı ortaya (içime de sinmedi aslında). Hatta bu 'ön not'u yazdığım zaman itibariyle hala netleşmiş değil(d)im.
Bu sancıyı da paylaşmasam olmazdı.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Birazdan yazacaklarımı yazma, bu dene(me)yi yapma isteğim bir süredir belli belirsiz var ama 5 Ekim Cumartesi günü öğleden sonra sularında bir anda ve -ilk kez- çok güçlü bir şekilde gündemime girdi. Çok özel bir şey olmadı aslında; sosyal medyada gezinirken, offlayn olduğum günlerde ne olup bittiğini takip ederken bir anda heyecan bastı ve artık zamanının geldiğini hissettim. O gün ve gece bu metni hazırlamaya başladım ve taslak büyük oranda ortaya çıktı; sonrasında -belki de ilk kez- bir anlık heyecanla yazdıklarımı paylaşmak yerine metin üzerinde biraz daha çalışarak derdimi en iyi şekilde anlatabildiğim kıvama getirmek istedim ve şimdi meramımı paylaşıyorum:
Dostlarım, ailem ve beni bu satırlar aracılığıyla tanıyan bir avuç insanın bildiği üzere, bir yılı aşkın süredir çalışmıyorum; Eylül 2012'den beri bir evim de yok. Kira vb. dertlerden kurtulalı çok oldu yani; çok çok az para harcayarak yaşıyorum. Hesap-kitap yapmıyorum ama ayda, taş çatlasın 300-400 TL falan harcıyorum galiba. İstanbul'da çok zaman geçirdiysem 500 TL ya oluyordur, ya olmuyordur; öyle diyim.
Tüketimimi neredeyse tamamen temel ihtiyaçlar seviyesine düşürdüm; zorunda olmadıkça kıyafet falan almayalı zaten yıllar oluyor; yolculuklar çoğunlukla otostopa döndü; hiçbir zaman çok fazla içmişliğim olmasa da alkol kullanımım iyice azaldı; dışarıda yeme-içmeyi büyük oranda bıraktım (eskisi gibi keyif de almıyorum zaten); ihtiyaçlarımın büyük kısmını paylaşım ekonomisi çerçevesinde karşılıyorum, ancak epey didinip başka bir yol bulamazsam bir şeyi 'satın alıyorum'.
Epey de ürettim bir yılı aşkın süredir, geri dönüp bakınca şaşırdığım oluyor. 'Şunu yaptım, bunu yaptım' diye anlatmak kendini beğenmişlik olarak düşünülür, hor görülür ya; çok giresim gelmiyor oralara. (Yine de bu yazının en alt kısmında en çok okunan, paylaşılan; dünyaya katkı yaptığımı hissettiğim girişim ve(ya) fikirlerimi anlattığım birkaç yazıyı paylaşıyorum.) Zaten birazdan yapacak olduğum çağrının muhatapları, beni az çok tanıyan/bilen, -artık her ne yapıyorsam- yaptıklarımın farkında olan ve beni bu yönde teşvik ve takdir edenler...
Ama yine de özet olarak...
Yıllardır mümkün olduğunu iddia ettiğim(iz) 'başka bir dünya'yı yaratmaya çalışıyorum; hem kendi hayatımda uygulayarak, hem de bu uygulamaları görünür kılarak ve yazıp çizdiklerimle sizleri oraya davet ederek...
Çokça ilhamlanarak ve bir o kadar ilham vermeye çalışarak / verdiğimi umarak...
'Paylaşım' kavramını hayatımın tam merkezine yerleştirerek, maddi/manevi neyim varsa ortaya sererek ve her türlü ihtiyacımı dile/yazıya getirerek, almaktan da vermekten de çekinmeyerek...
Çok yeni tanıştığım (ve aslında ta içimde hep bildiğim) 'armağan ekonomisi'ni sonuna kadar hissederek ve hayatıma uygulamaya çalışarak...
Çevremdekilerin ihtiyaçlarına fazlaca hassasiyet göstererek ve elimden gelen en fazla oranda onlara destek olarak... (çokça manevi, azca maddi)
Önümüzdeki dönemde de, aynı bu şekilde yaşamaya devam etmeyi, dokunabileceğim kişilerin yanında olmayı, paylaşım konusu ile ilgili dünyaya daha fazla katkı sağlamayı, çokça okumaya ve yazmaya devam etmeyi, ütopyaların aslında çok da 'ütopik' olmayabileceğini, yaşadığım hayatla ve seçimlerimle göstermeyi planlıyorum (daha doğrusu kendiliğinden öyle gidiyor, planlıyor değilim); ana hatlarda değişiklik yok yani.
Ama bunlara ek ve aslında tamamlayıcı olarak, yaygın mecralarda yazma girişimlerimi başlatıyorum, ne kadar mümkün olacak, göreceğiz; sonra mesela yaptığımız ettiğimiz güzellikleri paylaşabileceğimiz, bizi sürekli gülümsetecek ve umut verecek bir web sitesi fikrim var (fırsat bulup vakit ayırdığımda bundan ayrıca bahsedecek ve ilgilenenlerden destek isteyeceğim), onunla ilgili çalışmak istiyorum; 21 günlük Likya Yolu yürüyüşü sırasında doğada yürüyüş ve kamp olaylarının ne kadar muhteşem, büyülü ve iyileştirici olduğunu daha da iyi fark ettim, buna eğilesim de var ve bazı girişimlerde bulundum bile. Bunlarla sınırlı değil elbet ama tam da bugün yapmak istediklerim bunlar. Ha bir de -galiba- boyumu epey aşacak bir şeyi de düşlemeye başladım bir süredir ama onu daha sonra paylaşsam...
Şu an olduğum yer, üç aşağı beş yukarı budur dostlar.
Bu arada yine yakın çevre biliyor ki, ailemden veya başka bir yerden gelen herhangi bir gelirim yok ama sadece para kazanmak için sevmediğim şeyler yapmayı kesinlikle düşünmüyorum. Elimde olan az bir meblağ ile geçiniyorum ve bu kalan meblağ çok fazla sayılmaz. Ve işte zurnanın zırt dediği yere, başka bir deyişle sadede geldik:
Sürdürülebilirliğimi sağlamak için sizlerden destek istiyorum. Yani bir nevi kendi kitle fonlama (crowdfunding) kampanyamı başlatıyorum. Bir seferlik veya periyodik para armağanlarınızı talep ediyorum. Bunun için herhangi bir utanma/sıkılma hissetmiyorum. İstediklerimi(zi) yapmak, hayallerim(iz) ve 'başka bir dünya' için çalışmaya ve -hayattaki öğretmenlerimden biri olarak gördüğüm Selahattin'in deyişiyle- 'dünyaya hizmet etmeye' devam etmek istiyorum; bunları yaparken de zaten çok aza indirdiğim harcamalarımı düşünmek, bunlar için endişelenmek zorunda kalmamak istiyorum. Bu konuda bana destek olmak isterseniz* çok mutlu olurum.
Birkaç prensibimsi şey geçiyor içimden; yazıya dökmeye çalışayım:
- Mümkün olduğunca çok kişiden, mümkün olduğunca az tutar edinmek istiyorum. Böylece destek olmak isteyenlere en az yük binecek, ayrıca böyle bir deneyin daha fazla kişi tarafından desteklendiğini görmek ve göstermek hepimize iyi gelecek.
- Tercihen az ama periyodik destekleriniz için sizi teşvik etmek istiyorum. Bir seferde 100 TL vermektense ayda 10 veya 20 TL (ve hatta 5 veya 1 TL) vermeniz sürdürülebilirlik açısından daha faydalı olacaktır.
- Bunu yaparken banka hesabı kullanmamız gerekirse EFT'yi, havaleyi ücretsiz yapmanızı çok ama çok isterim. Bunu yaparken bankalara para kazandırmak istemiyorum. Bunları ayarlayalım bi' şekilde. Bu arada bu işi kolaylaştırmak için paypal hesabı da açabilirim ama henüz yeterince araştırmadım. Ama en çok istediğim ne biliyor musunuz? Banka falan da kullanmadan bu işi yüz yüze gerçekleştirmek. Teşekkürümü yüzünüze yüzünüze söylemek... Mümkün mertebe öyle yapalım bence, hımm?
- Cömertlik, iyilik gibi şeyler bulaşıcıdırlar. Destek olmak isteyenlerin bir itirazı olmadığı sürece, isimlerini ve desteklerini yine bu blogda paylaşacağım.
- Eğer destek olarak toplayacağım para (yani kem küm, toplayabilirsem) veya -ola ki- bir şekilde bir yerlerden kazandığım para, o ayki ihtiyacımı aşıyorsa bunu yine buradan bildireceğim. Bu durumda yapabileceğimiz şeyler çeşitli ve destek olanlarla birlikte karar veresim var: Fazla parayı iade edebilirim, sonraki aylarda kullanmak üzere tutabilirim, güzel toplumsal projeleri veya benim gibi yaşayan kişilerden ihtiyacı olanları destekleyebiliriz vs. Ama bunu destekçilerle kararlaştırmak isterim.
- Bu deneyin son kullanma tarihi yok bu arada; gittiği yere kadar (yani desteklemek isteyen birileri var olduğu müddetçe) veya ben bir şekilde yanlışlıkla para kazanmaya başlayana kadar veya -olur da- paranın hayatım(ız)da gerçekten hiçbir yeri kalmadığı bir an gelirse, işte o an'a kadar sürebilir. Herhangi bir zamanda bitirebilirim(z) de. Bunu hesaplamak mümkün değil; hemen her şeyi olduğu gibi, bu konuyu da akış hazretlerine bırakıyorum.
Bu arada öyle sanıyorum ki, bu yaptığım bazılarınıza çok tuhaf, saçma gelebilir ve hatta bunu bir nevi dilenciliğe benzetenler de olacaktır. Bu şekilde hissedenlerden tek ricam, bu hislerini -mümkünse- bu yazının altındaki yorumlarda, veya öyle tercih etmiyorlarsa da doğrudan benimle paylaşsınlar. Çok yakın bir arkadaşım da, uzaktan bir tanıdık veya hiç tanımadık biri de olsanız, bu satırların sizlerde uyandırdığı yankıyı bilmeyi çok isterim. Ve bu yankı neye benziyor olursa olsun üzülmeyeceğimden, kırılmayacağımdan, bozulmayacağımdan şüpheniz olmasın. Asıl -mesela- bütün bunların bir 'saçmalık' olduğunu düşünüyorsanız ve benimle paylaşmıyorsanız bu üzücü olur, olsa olsa. Elbette olumlu düşünce ve hissiyatınızı da paylaşmanızı ve desteğinizi görmeyi çok isterim; çok da motive edici olacaktır. Yani aslında içinizden her ne geçiyorsa paylaşırsanız, nasıl da hoşuma gider...Öncelikle burada paylaşmanızı isteme nedenim de, bu dene(me)yle ilgili fikirleri, övgü ve eleştirileri herkesin görmesini istemem.
Öyle işte. Durum bu! Bakalım neler olacak...
Ben pek heyecanlıyım, sizi bilmem...
* Destek olmak isteyenler bana bir şekilde ulaşır, değil mi? emreertegun@gmail.com , 0 533 302 5525
---------------------------------------------------------------------------------------------------------
- Dünyanın gelmiş olduğu hale ilişkin bir yazı için:
http://icimdensohbetler.blogspot.com/2012/09/medeniyet-derken.html
- Belki de yaptığım en orjinal şey; negatif faizli borç verdim ya ben ((:
http://icimdensohbetler.blogspot.com/2013/02/borc-vermek-istiyorum.html
- Dayanışan topluluklar oluşturmak için bir fikir için:
http://icimdensohbetler.blogspot.com/2013/02/topluluk-sigortas-kumbaras.html
- 'yeni'ye dair bir yazı için:
http://icimdensohbetler.blogspot.com/2013/03/bambaska-bir-dunyann-kaps-aralanrken.html
- Bireysel armağan çemberi uygulaması denemesi için:
http://icimdensohbetler.blogspot.com/2013/03/kitlesel-hediye-cemberi-uygulamas.html
- Çok bilmediğim ama çok önemsediğim temiz su ve ekolojik gıda gibi konularda atıp tutmalarım için:
http://icimdensohbetler.blogspot.com/2013/07/temiz-su-ekolojik-gda.html
- 'Ne yapmalıyız?'a cevap vermeye çalıştım:
http://icimdensohbetler.blogspot.com/2013/08/peki-ne-yapmalyz-konusu.html
- Yine mevcut duruma kızarken...
http://icimdensohbetler.blogspot.com/2013/02/kolektif-geri-zekallk.html
- İçimden taşan keyfi anlatmaya çalıştım:
http://icimdensohbetler.blogspot.com/2013/10/insan-keyiften-olur-mu.html
- 'yeni'ye dair, beni de çok heyecanlandıran bir yazı; sanki ben yazmadım da bir şey bana yazdırdı:
http://icimdensohbetler.blogspot.com/2013/10/hadi-yeniyi-kuralm.html
- göçebe yaşamaya başladığım ilk günün sonundan:
http://gocebegunler.blogspot.com/2012/09/gocebe-gunlukleri-gun-1.html
- göçebeliğin dördüncü gününde ne yaptığımı sorgularken:
http://gocebegunler.blogspot.com/2012/09/gocebelik-de-nereden-ckt.html
- 'topluluk'lara olan güvenimin tavan yapmasına dair:
http://gocebegunler.blogspot.com/2013/04/cok-iyi-hissetmece.html
- 'göçebe günler'in sonuna mı geldim acaba' derken:
http://gocebegunler.blogspot.com/2013/05/gocebe-gunlerin-sonu-mu-ki.html (not: yok, gelmemişim meğer)
- göçebe hayatın yıl dönümünde yazdığım, benim için önemli bir 'durum değerlendirmesi':
http://gocebegunler.blogspot.com/2013/08/gocebenin-bir-yl.html
- ve devamı...
http://gocebegunler.blogspot.com/2013/08/dun-ve-bugunden-kalanlar-ve-yarn.html
- Yürüyüş yaptığım Likya Yolu'nda çokça not aldım ve sonraki yürüyüşçüler için bunları bir blogda toparladım, hatta bu bloga da bir 'armağan ekonomisi' misyonu yükledim:
http://likyayoludestek.blogspot.com/
-----------------------------------------
Eğer bu veya diğer bir yazım -veya eylemim- bir yerlerinize dokunduysa; sizi mutlu ettiyse, ilham verdiyse, düşündürdüyse, bir şeyler yapmak üzere harekete geçmek için teşvik ettiyse vs. ve buna karşılık olarak bana para veya başka bir armağan iletmek isterseniz bi' ses verin lütfen: emreertegun@gmail.com