Sayfalar

27 Mart 2017 Pazartesi

hafiflik

Yakın zamana kadar lügatimde olmayan bir sözcük şu sıralar gündemimde: Hafiflik, hafif olmak...


Birkaç ay önce Hira, hafifliğime bayıldığını söylediğinde ne demek istediğini anladım hemen. Olan bitenle, karşıma çıkanla kavga etmemek, akıntıya katılmak, akışkan olmak, akış olmak, mücadele etmemek, hayatın hazırladığı yolun suyuna gitmek, zorlamamak, direnmemek; akmak, sadece akmak...

Hep anlatırım: Yıl 2007, hiç fena kazanmadığım epey büyük bir firmadan ayrılmış, çok daha az kazandığım, çok daha basit, bana iş tatmini olarak da pek bir şey katmayan bir yere geçmişim. Akılla mantıkla izah edilecek hiçbir tarafı yok kararımın; en basit ifadeyle kolayıma geldi sanırım. Öbür taraftaki sorumluluklar, sıkışıklıklar, sorunlar birikti birikti; çözmektense beyaz sayfa açmak daha rahat geldi. Bu akılsız, mantıksız kararı aldığımın üçüncü ayının son gününde ekibi toplantı odasına çağırdılar ve bir açıklama yaptılar: Şirket Türkiye pazarından çıkıyormuş ve dolayısıyla bir ay sonra hepimizi işten çıkarmak durumunda kalıyorlarmış. Sen git daha iyi kazandığın, daha prestijli işini bırak, bilinmeze at kendini, üç ay sonra bu haberi al. Normal bir insan çok doğal bir şekilde inkârla başlar, şikayetle, sızlanmalarla devam eder, kurban psikolojisine giriverir falan ya; ben daha açıklama tamamlanmadan büyük bir heyecanla "Hımm demek öyle, bakalım şimdi ne olacak; nasıl bir iş bulacağım" vs. diye heyecanlanmaya başlamıştım bile. Adam o zaman da hafifmişti. Haa sonra altı ay iş bulamadığımda, aldığım tazminat suyunu çektiğinde ve en sonunda bulduğum işin koşulları biraz daha kötü olduğunda bile hafiflik devam ediyordu. Allah/evren vergisi midir, başka bir şey midir bilmem ama hiç sıkıntısını çekmedim bu durumun. Hep "eyvallah" dedim, direnç göstermedim ve döndü dolaştı beni güzel bir yerlere attı hayat.

Çok daha eskilere gitti aklım: Yıl 1990, küçük Emre sekiz buçuk yaşında (buçukları söylemeyi hangi yaşta bırakıyoruz sahi?). Annesi ona babasıyla ayrılma kararlarını açıklıyor. Emre çok sakin, "peki" diyor, "madem ikiniz de beni hâlâ seviyorsunuz, madem böyle daha iyi olacağını düşünüyorsunuz; eyvallah" diyor. (Bu cümleyi bu şekliyle kurmuyor belki, hele ki "eyvallah" demeyi daha öğrenmemiş ama hatırladığım his tam da bu) Sekiz buçuk yaşındasın oğlum, iki isyan et, ağla, onları birleştirmeye çalış; yok; hiç olmadı öyle bir şey. Çok acayipmişti, çocukken de cinsmişti.

***

Yıl 2017, aylardan mart, günlerden birkaç gün önce: Bir buluşma için bizim köye gelen tanıdık ve yeni tanıdık dostlara heyecanla anlatıyorum: "Ohh," diyorum, "kızları gönderdim, bir süre yalnız yaşayacağım. Çandır'ı zaten çok seviyorum, biraz kendi düzenimi oluşturmaya ihtiyacım var. Bahçeye biraz ağırlık vericem, bir de kümes yaptım, tavuk alıcam..." falan. Kaç kişiye kurduysam aynı cümleleri, her seferinde iştahla anlattım önümdeki ayları.

Ve günlerden dün: Ev sahibinden bir sms geliyor ve bizi (aslında artık "beni") evden çıkarmak istediğini söylüyor. Yalnızlık hayalleri, tavuklar, bahçe; hepsi puff oldu bir anda. Ne yaparım, nereye giderim, neylerim...

İlk şok anında bile gerçek anlamda şok olmadım. Yine kafa işlemeye başladı hemen "Hımmm, e hayırlısı, what's next? (Şimdi sırada ne var?)" İçim bi' heyecanlandı, kıpırdandı. Olasılıklar pıt pıt dizilmeye başladı ve her biri ayrı heyecanlı. Burada bir süre olsun daha fazla kalmak için uzlaşmak da bu olasılıklardan biri ama diğer olasılıklar da hiç fena değil. Üstelik bir süredir hafiften bir atalet hâlim var ve yapmak istediklerimle arama mesafe koyuyorum. "Belki de ben adım atmak için daha oyalanacakken hayat beni sırtımdan nazikçe itiyor" diyorum dünden beri. İşaretleri okumaya çalışıyorum. Bu çok sevdiğim köyde ve evde kalma sürecini biraz olsun uzatmak mı yoksa hızlıca yeniye doğru harekete geçmek mi... Şu an için bilmiyorum ama güveniyorum hayata. Direnmediğim sürece hep güzelliklerle karşılaştım, hiç büyük sıkıntıları göğüslemek zorunda kalmadım. Sanırım yine öyle olacak.

Sıkıntı demişken... Arada düşünüyorum da gerçekten de benim için çok kolay oluyor her şey; oluveriyor. Baran çok sık söyler/yazar mesela, acılardan öğrendiğini, bunların onu geliştirdiğini falan... Bende acıyla öğrenme ya yok ya çok az. Hep kolaylıkla öğreniyorum. Bu sadece şans mı diye düşünüyordum ki geçenlerde -aynı hafifliği fazlasıyla yaşadığını gördüğüm- Funda "E sen hep hayatın yönlendirdiği şekilde yaşamışsın, hiç zorlamamışsın; bu durumda niye acı çekesin ki?" gibi bir yorum yapınca her şey yerli yerine oturdu sanki. Evet zorlamıyorum, süzülüyorum sadece hayatın içinden... Yıpranacağım işi yapmıyorum, istemediğim sorumluluğu almıyorum, görmek istemediğimi görmüyorum, gitmek istemediğim yere gitmiyorum. Kolaylıkla, rahatlıkla, zarafetle ne akıyorsa o dümende gidiyorum. Rüzgâr nereden eserse ve beni nereye götürürse orada tozlaşıyor, orayı çiçeklendiriyorum. Ehh bu durumda hayatın şaplakları bana pek değmiyor, değenleri ise alıyorum sadece, kabul ediyorum. Pek de güzel oluyor.

Galiba böyle de devam edeceğim. Hayata güveniyorum, yapacak bir şey yok! ((:

Azıcık tedirgin, çokça heyecanlıyım. Ve seviyorum...

*** 

Bu yazı çok okununca üstüme ağırlığı çöktü galiba :) ve ertesi gün, hafif olamamalarımı yazdım bu sefer: bazen de ağırım

-----------------------------------------

Blog yazarının üç notu: 

1 - Belki bilmiyorsundur, benim bir kitabım var, ismi "Yeni"ye Doğru. Okumak istersen, facebook sayfasına giderek en üstte sabitlenmiş olan iletide, onu nerelerde bulabileceğini öğrenebilirsin. Olmadı, yaz bana. 

2 - Bu blogdaki ve hayattaki tüm üretimim, bütünden beslenip bütüne akmaktadır. Hiçbir hakkı saklı değildir. Her türlü üretimimi, izin almadan, kısmen ya da tamamen paylaşabilir, çoğaltabilirsin. Kaynak gösterirsen memnun olurum. 

3 - Eğer yukarıdaki veya başka bir yazım -veya belki de bir eylemim- bir yerlerine dokunduysa; seni mutlu ettiyse, düşündürdüyse, sana ilham verdiyse ve içinde benim için bir şeyler yapmak üzere harekete geçme isteği duymana yol açtıysa ve bunun sonucunda bana bir karşılık iletmek istersen bana ulaşır mısın?

emreertegun@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazıyla ilgili yorum yapmak için...