Sayfalar

12 Mart 2015 Perşembe

Cenneti yaşayanların herhangi bir gününden dünyaya, hayata ilan-ı aşk

Gecenin 01:35'inde, bunca yorgunluğun üstüne bu satırları yazmaya başlıyorum.

O kadar keyifliyim ki bunu paylaşma isteği çalkalıyor içimi. Bu hallerimi paylaşmayı hem çok seviyorum hem de huzurlu bir hayata çağrı niteliği taşıdığı için biraz da görevimmiş gibi geliyor.

İstiyorum ki herkes keyifle yaşasın.

Biliyorum ki bu hiç zor değil.

Yine biliyorum ki zamanı gelenler zaten kıpraşmaya başlıyor.

Ve inanıyorum ki bu kıpraşma halleri, her geçen gün daha da fazla yayılacak.

Bugün, telefonda doğum gününü kutladığım Emin'e söylediğim gibi, çok istesem de şu anki memnuniyetimi anlatmam, tarif etmem hiç kolay değil. Çünkü memnuniyetim o kadar basit, o kadar küçük nedenlerin bir bileşkesi ki bunların bana hissettirdiklerini kuru cümlelerle ifade etmek çok yetersiz kalacak.

Yine de deniyorum işte, olduğu kadar...

Bugün çok güzel yerlerde yürüdük Burcu'yla. Aslında amacımız, komşularımızın bahsettiği koyun gübresi yığınını aramaktı fakat çok taşlı traktör yolundan Java'yla (burada bütün motosikletlere "Java" diyorlar ((: ) gitmek zor olunca vazgeçtik ve köyün suyunun çıktığı yere doğru yürüdük. Yol üstünde muhteşem çınar ağaçlarının altında oturduk biraz. Yüzlerce yıllık ağaçların muhteşemlikleri bir yana, dökülen tonla yaprağı görünce havalara uçtuk. Gerek kompost gerekse malçlama yaparken kuru yaprak ihtiyacımız çok fazla, ancak bir ormanın içinde yaşamamıza rağmen, etraftaki bütün ağaçlar çam, zeytin gibi dört mevsim yeşil kalan ağaçlar oldukları için, bulduğumuz gerçek bir nimet!

Suyun çıktığı kaynağı görmek üzere ilerledik, ilerledik... Harika manzaralarla, muhteşem doğayla karşılaştık. Büyülendik... Daha tırmanılacak uzun bir yol vardı ama bir sonraki sefere bıraktık. Dönüş yolunda, zakkum çalılarıyla karşılaştık ve etrafını henüz çevirdiğimiz bahçeye yapmayı planladığımız kapı için çok uygun bir gövdesi olduğunu fark ettik. Daha doğrusu Burcu fark etti. Yanımıza aldığımız tara ile -önce zakkumdan izin isteyerek- bir miktar kestik ve eve dönünce bu ağaçlardan bir kapı yaptık. Şimdi ben hayatım(ız)da ilk kez bir kapı yapmış olmanın mutluluğunu nasıl aktarabilirim ki...

Bugünlerde çok sık aklıma geliyor, şimdi yine geldi: Charles, muhteşem videosunda bir yerde "Dünyaya yeniden aşık oluyoruz." diyor ya, bir süredir tam da bunu hissediyorum. Hele ki baharda doğanın uyanışıyla birlikte iyice yanmaya başladım. Doğa, yeşil, ağaçlar... Bütün bunların güzel şeyler olduğu bilgisi çocukluktan beri vardı ama bu kadar güçlü bir şekilde hissetmemiştim hiç. Nasıl anlatılır ki bahçemize geçen yıl diktiğimiz ve şimdi yeniden yeşillenen erik ağacının bize ettikleri... Nasıl anlatılır ki ısınan havalarla birlikte ortalıkta fink atan kaplumbağaların, geçen gün ilk kez topluca gezdiklerini gördüğümüz çekirdek keler ailesinin içimizde yarattığı heyecan... Nasıl anlatabilirim ki çiçekleri kararan baklada ters giden bir şeyler olduğunu düşünürken meyvelerini fark ettiğimizdeki sevincimizi; pembe, muhteşem bir çiçek açan bezelyeyi gördüğümüzdeki coşkumuzu...

Dönüşte bir de, köyün biraz dışında kalan bir mahallede yaşayan ailenin sakinleri olan Türkan Teyze ve Arif Amca ile tanıştık. Köyün yaşlılarını ziyaret etmeyi zaten çok seviyoruz. Bazen "hastalık muhabbetleri" baymıyor değil ama o kadar memnun oluyorlar ki arada bu kadarcık bayılmaya değer.

Akşam ise Burcu harika yemekler yaptı. Sonrasında ben bulaşık yıkarken, büyük kısmını gündüz yazmış olduğu (ve bana okuduğunda gözlerimin dolmasına neden olan) harika blog yazısını tamamladı. Sonrasında, son birkaç gündür olduğu gibi, akşam saatlerinde ben kitabımın son rötuşları üzerinde çalışırken (öyle görünüyor ki taslağı bu hafta bitmeden yayınevlerine göndermiş olacağım) ayık kalabilmeme yardımcı olması için çay demledi (yanında ekmek ve tahin-bal karışımı) ve her seferinde daha son yudumumu alırken bardağı elimden kapıp yenisini doldurdu. Kitaba yoğunlaşmışım ya, bu durum bozulmasın diye... Böyle de bir yoldaşım var işte.

Ve bu, herhangi bir günümüzdü. Her gün benzer, bazen de farklı sevinçler, coşkular... Bir yandan rutinin verdiği huzur, diğer yandan her gün yenilenen doğanın güzelliği ve/ya tanıştığımız güzel insanlar. Evde sürekli bir üretim hali... Zamanın yetmemesi...

Dışarıdan nasıl görünüyor hiç bilmiyorum ama içeriden o kadar muhteşem, o kadar dolu görünüyor ki... Ha, bir de, her gün şaşırıyoruz! Cenneti yaşadığımızı fark edip şaşırıyor, ertesi gün yeniden fark edip yeniden şaşırıyoruz.

...

Bütün bunlar okuyanlarda ne ifade ediyor acaba... Olan biten sıradan olaylardan bu kadar heyecanlanmam(ız) ne hissettiriyor ki...

Merak ediyorum...

...

Gecenin 02:35'inde satırlarıma son veriyorum.

-----------------------------------------

Bildiğin -ya da bilmediğin- üzere 2012 Temmuz'undan bu yana, bilerek ve isteyerek çalışmıyorum. Yani klasik anlamda "çalışmak"tan bahsediyorum tabii. Zira aslında hiç olmadığım kadar üretim halindeyim, ayrıca -yeri gelmişken- son derece keyifli ve afiyetteyim. Bu üretim sürecinde ortaya çıkan şeylerin çoğu bugünün piyasasında "para eden" şeyler değil ama bu, onların kıymetini azaltmıyor, içim ferah. Kendim ve diğerleri için daha güzel bir yaşam düşü, bu konuya kafa ve kalp yorma, yazıp çizme, bi'takım uygulamalar yapma ve buna kendini adama ne zaman para etmiş ki...

Yok yok, katiyen şikayetçi değilim bu durumdan, hatta bunun için ayrıca şükran doluyum. Cidden! Hayatımı sürdürürken az miktarda da olsa (ayda birkaç yüz tl) paraya gereksinim duyuyorum ve yaptıklarım, bu parayı çoğu zaman "doğrudan" getirmiyor. Hep bi'takım dolambaçlı yollar... Neyse ki bu yolları da seviyorum. ((:

Diyeceğim o ki eğer yukarıdaki veya diğer bir yazım -veya belki de bir eylemim- bir yerlerine dokunduysa; seni mutlu ettiyse, düşündürdüyse, sana ilham verdiyse ve içinde benim için bir şeyler yapmak üzere harekete geçme isteği duymana yol açtıysa, bunun sonucunda da bana para veya başka bir armağan iletmek istersen: emreertegun@gmail.com adresinden bana ulaşır mısın?

5 yorum:

  1. Senin satırlarını okuyup da yaşama sevinci ile dolmamak mümkün mü acaba? İlaç olarak önerilecekler listesindesin. Komprime, draje, tablet, kapsül her ne şekil olursa artık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ((: oyy oyy ne güzel yorumlar. çok teşekkürler nurdan!

      Sil
  2. Sevgi ilacı, coşku ilacı, gülümseme ilacı, mutluluk ilacısın...

    YanıtlaSil
  3. Ne mutluluktur!!birgün alternatif yaratinca bu memurluktan kurtulacağım...imrendim😁kolaylıklar. ..

    YanıtlaSil

Yazıyla ilgili yorum yapmak için...