Bugünlerde yine çok dolup taştığımı hissediyorum ve ara ara olduğu gibi, yine ne hakkında yazacağımı bile bilmeden başlıyorum. Bugünlerde kısa kısa cümlecikler yazıp duruyorum not defterime, o konularda düşünmek, yazıp çizmek için. Hem oluşturduğumuz bu saçma sapan dünyaya, sisteme dair hem de kendime dair saptamalar, çıkarımlar, gözlemler...
Ama cidden, nereden başlamalı...
------
Defteri çıkardım şimdi, baktım en üstte şunu yazmışım: "Rekabet - üstte sınırlı yer olması! Mesela birine yardım ettin, üste çıktı; e şimdi de başka biri düştü!"
Mealen: Sistem rekabete dayandığı, birimizin çıkması için diğerinin düşmesi gerektiği sürece debelenip durmaya devam edeceğiz.
Yani diyorum ki...
Atıyorum, bir ülkede 1 milyon kişi için güzel iş fırsatı var olsun ve ancak bu 1 milyon kişi insani koşullarda yaşayabiliyor olsun. Ve diyelim ki bir grup insan bir grup çocuğun eğitimine katkıda bulunsun ve 100 çocuğun daha iyi bir eğitim* almasını sağlayarak ileride o "1 milyon"un içine girmesini sağlasınlar. N'oldu şimdi: Bu 100 çocuk artık o "1 milyon"un içine girdi ama bu da başka bir "100 çocuk"un oradan düşmelerine neden oldu. Sıfıra sıfır, elde var sıfır değil mi bu?
Belki şu söylenebilir: "İyi de biz onlar için de fırsat eşitliği şansı tanıdık en azından!" Eyvallah, yalan da değil, yanlış da... Ancak yine de "dip toplam"da "sıfıra sıfır"ın ötesine geçmiş oluyor muyuz? Maalesef kocaman bir "hayır"!
Bu örneği her yere uygulayabiliriz. Satış yapmak isteyen esnaf satış yapmak için uğraşırken mesela, öteki de uğraşıyor, beriki de... Birinin satış yapması diğerinin yapamamasına yol açıyor. Birinin kazanması, diğerinin kaybetmesi demek oluyor. Biri arabasını yenilerken diğeri dükkanını kapatıyor. O zaman ne anladım ki bu işten...
Veya iş başvurusu yapıyoruz ve o işe kabul edilmeyince üzülüyor, kabul edilince seviniyoruz ya. Aynı mantıkla baktığımızda, o işe kabul edilmek diğer işsizin hayatına bir katkı sağlamıyor, tam tersi de aynı şekilde.
"Kazanmak neye yarar ki kaybeden olduğunda?" demiş ya, bence pek güzel demiş.
Çok net bir gerçek (itirazı olan varsa ses etsin lütfen): Bir yerde rekabet varsa, "bir" olmak üzerinden değil de "ayrılık" üzerinden gidiyorsak, toplam mutluluğumuz, toplam refahımız artamaz. Ancak ve ancak mevcudu paylaşmak için sürekli bir yarış halinde oluruz. Sonra sahip olduklarımız yetmeyince "mevcut"u artırmaya çalışırız ve bu döngüde doğaya da inanılmaz zararlar veririz, kendimize de. Buralara girersek söylenecek çok fazla şey var. Ama ben, buralara girmeyince bile rekabet içeren sistemlerin bizi daha mutlu etmeyeceği fikrimi paylaşmak istedim sadece.
Bütün bunlar bilmediğiniz şeyler mi? Hiç sanmıyorum. Ama böyle formüle edince ve basit örnekler üzerinden gidince bi'şeyler kafalarda daha net oturuyor sanki. En azından benim koca kafamda öyle oluyor. O yüzden de paylaşıyorum işte...
* Tabii mesela Türkiye örneğine bakınca bu "daha iyi eğitim" daha iyi sınav sonucu demek oluyor maalesef. Ama devam... Konumuz eğitim sistemi değil.
-----------------------------------------
Eğer bu veya diğer bir yazım -veya eylemim- bir yerlerinize dokunduysa; sizi mutlu ettiyse, ilham verdiyse, düşündürdüyse, bir şeyler yapmak üzere harekete geçmek için teşvik ettiyse vs. ve buna karşılık olarak bana para veya başka bir armağan iletmek isterseniz bi' ses verin lütfen: emreertegun@gmail.com
Kazanma-kaybetme denklemine girince dediğin doğru olabilir, ben değer yaratan-değer veren gibi bir denklemden bakmayı tercih ediyorum sanırım. Bir de rekabet illa kötü bir şey olmak zorunda değil, evet şu an sistem çivisini çıkarmış olabilir (kibar oldum ama anladınız siz), ama doğadaki hali ile rekabet en değerli, en faydalı olanın geride kalmasını ve devam etmesini sağlıyor sanki. Meselaaa atalık tohumlar kısır tohumlara karşı olsa kim kazanır? Ya da kimin kazanmasını isterdik? :)
YanıtlaSilyahu ben "rekabet"i belli bi' yerden aldım ve "ittim-kaktım" tabii ki. yoksa elbette ki olumlamak da mümkün. ama insanlar arası rekabetten iyi bir şey çıktığını nadiren görüyorum. özellikle de "sıfır toplamlı" durumlarda. yani benim kazanmam diğerinin kaybetmesi oluyorsa, sevinemiyorum ki ben artık...
Sil