Aslında olay benim için hiç olmadığı kadar net. -Birbiriyle çok tutarlı olup birbirini tamamlayan, belki biraz da tekrar eden- iki önemli cümle var hayatımda. Bir tanesi Gandhi'den, duymayanınız çok azdır: "Dünyada görmek istediğiniz değişimin kendisi olun." diyor; bir diğeri de Ursula K. Le Guin'in Mülksüzler'inden bir pasaj: "Devrimi satın alamazsınız. Devrim yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak..." İşte bu kısacık cümleler aslında benim durduğum yeri çok iyi anlatıyorlar ve ne kadar kelam etsem bundan iyi anlatamam. İçime fena halde yerleşmiş bir çeşit rehber niteliğindeler zaten ve kelimelerden ziyade hayatımla bunların geçerliliğini ortaya koymaya çalışıyorum.
Yine de biraz daha kelime, cümle...
Abi gerçekten de mutsuz ve keyifsiz olmak için o kadar çok sebep var ve bunlar o kadar kuvvetli sebepler ki... Hayatına girmelerine izin verdiğin müddetçe engel olmak hiç kolay değil; hatta imkansıza çeyrek var, diyeyim ben.
Çok fazla savaş, ölüm, haksızlık, şu-bu var dünyada. Ve bunlarla mücadele etmek çok zor. Dahası, bunlardan kurtulmak için yapmamız gereken şey bu mu, artık hiç emin değilim. Mücadele ettikçe mücadele ettiğimizi güçlendirmiyor muyuz acaba? "Savaşa hayır!" dedikçe önce savaşın varlığını kabulleniyor ve sonra ona karşı çıkıyoruz sanki, hımm? "Mücadeleye devam!" diye haykırdıkça da mücadelenin her daim süreceğini müjdeliyoruz (!) sanki istemeden; ne dersiniz? Ben artık eski dünyanın paçavralarıyla uğraşmak, onlara karşı çıkmak, mücadele etmek falan istemiyorum. Bunların ömrümü tükettiğini, enerjimi çektiğini hissediyorum.
Ne düşünüyorum, biliyor musunuz? Çözüme katkıda bulunacağını bilsem, bunlar ömrümü de tüketsin, enerjimi de çeksin, gerekiyorsa beni yok da etsin; gık demem. Ama hiç de öyle olmuyor, tam aksine sistem her geçen daha çok güçleniyor ve kocaman bir kara bulut olarak üzerimize üzerimize geliyor, her yeri kaplıyor. Farkındasınız değil mi, artık göz gözü görmüyor. Koskocaman bir plastikliğin, kandırmacanın içindeyiz. Çok yazdım, söyledim ama yine yazarım, yine söylerim; dünyayı çöplüğe, hayatlarımızı boka çevirmişiz. Yediğimiz domatesin kokusu, ettiğimiz muhabbetin tadı, gelecek planlarımızın tuzu ve baharatı yok. Saçma sapan şeyleri erdem sanıyor, onlara tapıyor; her geçen gün biraz daha insanlıktan çıkıyoruz. Birbirinin aynı hayatları yaşıyor/yaşamaya çalışıyor ve -inanılmaz ama!- aynılaştıkça mutlu oluyoruz.
Bu böyle sürer gider, sisteme giydirmek çok kolay da peki ne yapacağız, di mi? Mutlu olacağız... Kendi gerçekliğimizi, yani gerçek gerçekliği yaratacağız... Keyif alacağız... Üreteceğiz... Paylaşacağız... Eskiyi tamir etmekle vakit kaybetmeyecek ve -bence- boş yere kendimizi helak etmeyecek, "yeni"yi kuracağız... Bu yeni, herkesin kendi yeni'sinden kendiliğinden ortaya çıkacak kolektif bir yeni olacak, herhangi biri(leri)nin dayattığı bir ortak yeni değil. Bu yeni, sürekli devinim hâlinde olacak ve katiyen bir an'ı bir an'ına benzemeyecek. Bu yeni'yi kalıplara sokmak mümkün olmayacak. Bu yeni, elle tutulamayacak. Bu yeni, ele avuca sığmayacak. Bu yeni, oyun olacak, neşe olacak, kahkaha olacak. Bu yeni, çocuk olacak, hiç büyümeyen!
Güzellikleri ertelemeyelim artık, hayatı ıskalamayalım. Bütün o hayalleri devrimden sonraya da bırakmayalım. Yarın bile değil, hemen şimdi yaşayalım. Devrim yapmaya çalışmayalım, hemen bugün devrim olalım.
Hayatı kutlayalım!
Ahhlayalım, ohhlayalım, keyiften ölelim!
-----------------------------------------
Eğer bu veya diğer bir yazım -veya eylemim- bir yerlerinize dokunduysa; sizi mutlu ettiyse, ilham verdiyse, düşündürdüyse, bir şeyler yapmak üzere harekete geçmek için teşvik ettiyse vs. ve buna karşılık olarak bana para veya başka bir armağan iletmek isterseniz bi' ses verin lütfen: emreertegun@gmail.com
Hadi ölelim!
YanıtlaSilohhhhhhhhhhh !
YanıtlaSilkimsin(iz) adsız? ((:
SilEkonomik anlamda dünyayı daha rahat edebileceğiniz, daha çok yiyecek, giyecek ve barınak elde edebileceğiniz bir düzene kavuşturabilir ve bunun özgürlük olduğunu düşünebilirsiniz. Bütün bunlar gerekli ve temel şeylerdir. ama özgürlüğün bütünü bu değildir. Özgürlük, zihinsel bir nitelik ve haldir.J. Krishnamurti (Poona, 21 Eylül 1958)
YanıtlaSilYıl 8 Ekim 2013
Dünya üzerinde söylenmedik söz kaldı mı.?
Üzerine 'Yeni' neler üretip 'Yeni' ne söyleyebilirizi görmek için, İçinden geçen sohbetleri keyifle okuyorum.
Emre yolculuğunda sana ve birlikte yürüyeceğin arkadaşlarına sevgilerimi gönderiyorum.(Sevgi yetmiyor dersen IBAN numaranı kaydettim;) )
Selamlarımla Yeniköylü Hatice.
((: sevgi, yeter de artar bile.
Silama bunun ötesinde destek olmak istiyorsan, bana yaz lütfen. benden de sevgiler...
bu yeni ne de ohhh
YanıtlaSilivit öyle ((:
Silbir suredir kafami yordugum seyler... ben kendimce soyle tanimlamaya basladim: hayat benim icin bir kutlama ve ben bu kutlamayi yasayacak kadar -boyle daha iyi anlasiliyorsa- bencil bir insanim. ben oncelikle -ve aslinda sadece- kendimden ve kendi yaptiklarimdan sorumluyum.
YanıtlaSil4 yıl gecikmeli cevap: "öncelikle" olduğu kesin, "sadece" mi, hâlâ çıkamadım bunun içinden. ((:
Sil